Göremiyorsanız...

Sayfa yüklenmiyorsa tıklayın



19 Nisan 2010 Pazartesi

İlginç Bilgiler

- Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.

- Bal bozulmayan tek gıdadır.

- Ördeğin sesi yankı yapmaz.

- Denizyıldızlarının beyni yoktur.

- Üzüm mikrodalga fırında patlar.

- İnsan yılda en az bin 460 rüya görür.

- İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.

- Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.

- İnsan kalbi dakikada 60-80 defa çarpar.

- "Pi" sayısının bir milyarıncı rakamı 9'dur.

- Dünyada insanlardan daha çok tavuk var.

- İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.

- Türkiye'de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.

- Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.

- Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.

- Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor.

- Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz.

- Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.

- Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor.

- Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer.

- Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.

- Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan daha fazladır.

- Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır.

- 13 rakamının uğursuz olarak bilinmesi nedeniyle ABD'de birçok otelde 13. katta oda bulunmaz.

- En uzun boylu insan 1940 yılında ölen 2.72 metre boyunda ABD'li R.P. Wadlow olmuştur.

- Kibrit kutusu büyüklüğündeki altın külçesi yufka gibi açılarak bir tenis kortu büyüklüğüne kadar yırtılmadan uzatılabilir.

- İnsan daha çok oksijen alabilmek ve vücudundaki karbon gazını boşaltmak için esner.

- İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500-700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir.

- Dünyanın en hızlı kuşu boğazlı kırlangıçtır. 3 saniye süreyle saatte 128 km. sürate ulaşmıştır.

- Ünlü basketbolcu Michael Jordan bir yılda Nike'ın Malezya fabrikası personelinin hepsinden fazla para kazanıyor.

- ABD, Ohio'da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır.

- Eğer aynı zamanda aksırır, hıçkırır ve gaz çıkarırsanız, patlarsınız.

- Aşık olduğumuzda beynimiz "phenylethylamine" üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Bu kimyasal madde çikolatada da vardır.

- Uzayda yerçekimi olmadığı için astronotlar ağlayamaz. Çünkü gözyaşı aşağı düşmez.

- Birinci Dünya Savaşı'nda Fransa ülkedeki tüm taksileri devraldı ve askerler cepheye bu taksilerle taşındı.

- 1994 Dünya Kupası'nda, Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu "OV" ile bitiyordu.

- Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmaz, sizi gizler. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamalarını engeller.

- Kahve sarhoş bir insanın ayılmasına yardımcı olmaz. Hatta çoğu zaman alkolün etkisinin artmasına yol açar.

- Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.

- Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gereklidir.

- Klinik ölüm sonrası insan 5 dakika içinde hayata geri getirilebilir. 5 dakika sonra beyin hücreleri ölmeye başlar, ama yine de bu süreyi 5 dakika daha uzatmak mümkündür.

- İnsan uzun süre bir böbrek ve bir akciğerle, midesiz, dalaksız yaşayabilir, ama karaciğersiz bir dakika bile yaşayamaz.

- Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.

Kaynak: www.webhatti.com

Eğitici Site Linkleri

http://www.meraklisina.com/

http://www.okulum.com/

http://www.bilgiemba.net/

http://www.derskaynak.com/

http://www.ebifo.com/

http://www.ogretmenindunyasi.com/

http://www.egitimpark.net/

http://www.egiticininegitimi.net/

http://www.eminegitim.net/

http://www.odevsitesi.com/

İlginç Cep Telefonları











Atatürk İlkeleri ile İlgili Sözler



• Cumhuriyetçilik

Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle ilgili bir devlet şekli demektir (1933). Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir(1925). Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız, doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı Cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet, millet hükümettir (1925).

• Milliyetçilik

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir (1930). Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır (1923). Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur (1923).

• Halkçılık

İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamızla tespit edilmiştir (1921). Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya ve hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir (1921). Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibarıyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir (1923).

• Devletçilik

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak (1936). Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır (1930). Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)

• Laiklik

Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir (1930). Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir (1930). Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz (1926).

• İnkılapçılık

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline ulaştırmaktır (1925). Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük (1925).

Sınav Stresiyle Nasıl Başedilir?






SBS sınavlarına az kaldı. ‘Ruh sağlığınızı’ gözlerinden öpüp onu uzun süre göremeyeceğiniz bir yolculuğa uğurlama zamanınız da yaklaşıyor demektir. Bu kişilik paralayıcı dönemden en az hasarla çıkabilmeniz için birkaç tavsiye vermek istedik. İşiniz çok zor, biliyoruz. Ama sınav her şeyin sonu değil. Bu yazıyı okuduktan sonra, belki biraz daha kolay gelecektir.

Sınav hakkında bilgi toplayın

Sınav hakkında bulabildiğiniz bütün bilgiyi toparlamak, olayı kontrol altına alabilmeniz için atılması gereken ilk adım. Bu tip yazılarda her zaman söylerler: Sınava gireceğiniz yere önceden uğrayın. Haklılar. Üşenmeyin, gidip bir bakın. Sınavın zamanını, kaç soru sorulacağını, soruların türlerini, ne kadar süreceğini zaten biliyorsunuz. Yeri önceden görmek de yabancılık hissinizi azaltacaktır.

Sınav stresi ile savaşın

Ağır stres sadece sınavdaki performansınızı düşürmekle kalmaz, sınava hazırlanmanızı da etkiler. Anlatacağımız stresle başa çıkma tekniklerini deneme sınavlarında kullanmaya hemen başlayın ki esas sınavın zamanı geldiğinde artık tanıdık olsunlar.
Bilmeniz gereken ilk şey, azıcık sınav stresinin kötü bir şey olmadığıdır. Büyük bir sınavdan önce herkes stres yaşar. Biraz heyecan, hem sizi çalışmaya motive eder, hem de imtihana konsantre olmanızı sağlar. Örneğin, bu yüzyılın en büyük aktörlerinden biri sayılan Sir Laurence Olivier’in her oyunundan önce kustuğunu söylerler.
Bu yazının amacı, sizi engelleyecek derecedeki stres ve heyecana engel olmak.

İyi hazırlanın

Kusura bakmayın ama bunu söylemek zorundayız. Özgüvenin ve sakinliğin ilk ve en hayati şartı, hakikaten iyi hazırlanmak, hatta gereğinden fazla hazırlanmak. O kadar iyi hazırlanın ki artık cevaplarınız otomatikleşsin.

Kendinize güven alıştırmaları yapın

Alçakgönüllülüğün zamanı değil, biraz kendini beğenmişlik size çok iyi gelecektir. Aynanın önüne geçin ve “Kim tutar beni bee!", "Bu sınavı gözüm kapalı yaparım!", "Birinci olurum!” gibi şeyler söyleyin. Bunları banta alın ve her gün dinleyin. Yeterince sık duyarsanız inanırsınız. Yalnız sınavdan sonra biraz sakinleşmekte fayda var.

Negatif düşüncelerle savaşın

Birisi “Bu sınav çok zor, mahvolduk, naapıcaz?” konulu sohbetler açmaya çalıştığında, ona yukarıda söylediklerinizi söyleyin. Hiç utanmayın. Hakkınızda ne düşünürse düşünsün. Eğer bu negatif mesajlar şahsınızdan kaynaklanıyorsa kendinizi dinlemeyin. Kaydınızı dinlemeyi günde ikiye, hatta üçe çıkarın. Uyurken başucunuzda çalın.

Beyoğlu Cihangir İlköğretim Okulu Tarihçesi


Okulumuz İstanbul’un en güzide ilçelerinden Beyoğlu’nun eşsiz deniz manzarası olan Cihangir semtindedir. Eski Cihangir Camii’nin yanında olup camii ve okul binası Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmıştır.

İlk defa anaokulu olarak yapılan okul 1929 yılında şuan ki Tophane Parkı’nda üç sınıflı bir okul olarak eğitime başlamıştır.

Cihangir Okulu ve semt adını Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Cihangir’den almıştır. Bu okul şimdilerde Pratik Kız Sanatı Okulu olarak eğitim ve öğretime devam etmektedir.

1937’de Yüksek Kaldırım’da Beyoğlu I. Ortaokulu olarak açılmış daha sonra Kasımpaşa’da II. Ortaokulu ile birleşmiştir. 1945-1946 yıllarında kız öğrenciler Beyoğlu Kız Lisesi’nde eğitim-öğretimini sürdürmüşlerdir.Erkek öğrenciler ise Yüksek Kaldırımdaki okulda kalarak Beyoğlu Erkek Ortaokulu adıyla eğitimlerine devam etmişlerdir. Daha sonraki yıllarda Erkek öğrenciler Kasımpaşa’daki bugünkü adıyla Ahmet Emin Yalman İlköğretim Okuluna gönderilmiştir. Yüksek Kaldırımdaki okulun adı Beyoğlu Kız Ortaoklu olmuştur.

Bu bina Rum cemaatine ait olup bu binanın maili inhidam (yıkılma) raporu sonucunda 1975-1976 öğretim yılında Cihangir İlkokulu binasına Beyoğlu Kız Ortaokulu adıyla taşınmıştır.

Şu anki Cihangir İlköğretim Okulu’nun binası 137 pafta 45 ada 10-11 eski parsel numarası ile yeni tevhit (birleşme) gördükten sonra parsel numarası 35 olmuştur. Zamanın Milli Eğitim Müdürü Ali YALKIN Cihangir İlkokulu Müdürü Yusuf OLCAY ve Okul Aile Birliğinin çalışmaları sayesinde yeni bina yapılmış 1970 yılında Eğitim-öğretime başlamıştır.

Okulun bahçesi yoktur. Okulun yanındaki ahşap bir bina ile 1500m2 (metre kare)arsa bulunmaktadır.Belediye imar planında okul alanı olarak belirlenmiştir.1973 yılında kamulaştırma işlemi yapılmıştır ama gerçekleştirilmemiştir.

1988-1989 yılında okul müdürü Hikmet ÖZGEN Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’na başvurarak planda değişiklik istemiştir. Okul alanı artık yeşil alan şeklinde plan tadili yapılarak 1990 yılında adı geçen bahçe park halinde düzenlenmiştir ve okulun hizmetine sokulmuştur. Direkler üstünde olan giriş kat Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından altı derslik daha kazandırılmıştır.

Böylece okulumuz 18 derslikten 24 dersliğe çıkarılmıştır. Adı geçen parkın,iki hissesi vakfın bir hissesi şahsındır.

Ayrıca okulun lojmanı ihtiyaçtan dolayı lojmanlıktan çıkarılıp üç sınıfı okul öncesi eğitime açılmıştır.

1978-1979 Eğitim-Öğretim yılında karma olmuş,1980 yılında yeniden kız ortaokuluna dönüşmüştür. 1983-1984 eğitim-öğretim yılında tekrar kız-erkek karma olmuştur. Okul Beyoğlu Ortaokulu adını almıştır.1990-1991 Eğitim-Öğretim yılında Beyoğlu Okulu’nun Cihangir İlkokulu ile birleşmesi nedeni ile ‘’Beyoğlu Cihangir İlköğretim Okulu’’ adını almıştır.

Bilgisayarın Tarihi


Yüzyılımızın belki en önemli buluşu olan bilgisayarlar, artık günlük yaşantımızın her aşamasına girmeye başladı. Bu cihazlar önceleri belirli amaçlar için kullanılabilmesine karşılık, zaman içinde boyutlarının küçülmesi ve ucuzlaması sonucunda her alanda kullanılır olmuştur.
Bilgisayar tarihçesine bir göz atarsak, bilgisayar fikrinin çok eskilere dayanmadığını görürüz. Daha 1830'larda Charles Babbage(1792-1871) fark makinasını ve ardından analitik makinayı yapmasıyla hesaplama işlerinin elektro mekanik araçlara yaptırılması ve sonuçların elde edilmesi görüşü doğmuştu. Charles Babbage yaptığı bu makinalar ile başarılı sonuçlar elde edememesine rağmen, bilgisayarların temelinin onun tarafından atıldığı kabul edilmektedir.
İlk analog bilgisayar 1931 yılında Vannevar Bush tarafından gerçekleştirildi. Buna karşılık, ilk sayısal bilgisayarı George Stibiz 1939'da New York'taki Bell Laboratuvarında üretti. Stibiz ikili sistemi bu makinaya uygulayarak komplex sayılarla aritmetik işlemler yapılmasını sağladı.
Bilgisayarlar konusunda en önemli ve hızlı gelişmelerin 2. Dünya Savaşından sonra başladığı görülüyor. Haward Aitken IBM ile işbirliği yapmak suretiyle 1944'de MARK I'i tamamladı. Bu bilgisayar küçük kapasiteli olmasına rağmen o günün koşullarında büyük bir başarı olarak kabul edildi. MARK I'e bilgiler delikli kartlarla veriliyor ve sonuçlar yine delikli kartlarla alınıyordu.
Bir grup bilim adamı tarafından 1945'de ENIAC isimli bir bilgisayar yapıldı. ENIAC askeri amaçlar için geliştirildi. Radyo lambaları kullanılıyordu ve MARK I'e göre oranla oldukça hızlıydı. Bu bilgisayar ile elektronik bilgisayara geçiş başlamış ve mekanik donanım yerini elektronik devrelere bırakmıştır.
Ticari amaçlarla kullanılabilen ve seri halde üretimi yapılan ilk bilgisayar UNIVAC I oldu. Bu bilgisayarın giriş-çıkış birimleri manyetik bant idi ve bir yazıcıya sahipti. Aynı yıllarda IBM 701 bilgisayarı piyasaya çıktı. Bu bilgisayarın vakum tüplü ve basit biçimde programlanabilen bir yapısı bulunuyordu. IBM firması 1958'den itibaren bilgisayarda vakum tüpleri yerine diot ve transistörleri kullanmaya başladı. Buna bağlı olarak daha küçük, hafif ve daha az ısınan bilgisayarlar pazarlandı. Ayrıca bilgi depolama ortamları olarak disk ve tamburlar kullanılmaya başlandı.
1964 yılından itibaren transistörlerin yerini bütünleşik devrelerin alması bilgisayar alanındaki gelişmelere ivme kazandırmış; daha hızlı, güvenilir ve maliyeti daha ucuz bilgisayarlar üretilmeye başlanmıştır. 1970 yılından itibaren geniş çapta bütünleşik devrelerin kullanılmaya başlanmasının bilgisayar devrimine yeni boyutlar kattığı görülmüştür. Özellikle 1993 yılından itibaren geniş bellekli ve hızlı bilgisayarlar yanısıra güçlü programlama dilleri ve işletim sistemlerinin ortaya çıktığı dikkatleri çekmektedir. Artık eski bilgisayarlarda kullanılan çekirdek bellek yerine daha ucuz manyetik iç bellekler kullanılmakta ve bilgisayar maliyetleri gün geçtikçe düşmektedir.